• BIST 8718.11
  • Altın 2246.536
  • Dolar 32.3335
  • Euro 35.1875
  • Kayseri 5 °C
  • Ankara 1 °C
  • İstanbul 9 °C

Abdullah Gül’ün ateşte pişirilen adaylığı

Abdullah Gül’ün ateşte pişirilen adaylığı
Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, bugünkü köşesinde ``Abdullah Gül’ün kısık ateşte pişirilen adaylığı`` başlıklı yazıyı kaleme aldı. İşte Uğur`un yazısının tamamı...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sonunda Abdullah Gül bombasını patlattı. Şirin Payzın’ın dinleyici olarak katıldığı CNN Türk’teki “Ne oluyor?” programında konuşan Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi konusunda "Abdullah Bey esas olarak tarafsız cumhurbaşkanlığı yaptı.

Zaman zaman eleştirdik ama olabildiğince tarafsız Cumhurbaşkanlığı yaptı. Abdullah Gül`ün Cumhurbaşkanlığı dönemine saygı duyuyorum" diyerek açık kapı bıraktı. Zaten kendisini bir kez de ziyaret ettiğini söylemeyi ihmal etmedi.

Gerçi Cumhurbaşkanlığı döneminde önüne gelen 836 kanundan yalnızca dört adedini veto eden, kalanını onaylayan Abdullah Gül için kendisi başta olmak üzere tüm CHP’li vekiller “Çankaya’nın Noteri” yakıştırmasını yapmışlardı ama ne gam. Şimdi birileri (artık o birilerinin kim olduğunu bana söyletmeyin) istediği için kısık ateşte Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığı fikrini pişiriyorlar.

NEDEN GÜL? Gül’ü Kılıçdaroğlu’nun aklına sokanların haklı oldukları önemli bir husus var.

Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı’nın ilk yıllarında olmasa bile 2011-12 yıllarından itibaren giderek kendini Tayyip Erdoğan’dan ayrıştırmaya ve ayrı bir resim vermeye başladı.

Bunu kuşkusuz sadece biz hissetmedik. Erdoğan, eski dostluklarına ve yol arkadaşlıklarına binaen, “aniden” ortaya çıkan bu tercih nedeniyle kırılıyor ama belli etmiyordu duygularını. Fakat onu iyi tanıyanlar yüzüne baktıklarında nasıl bir duygusal fırtına yaşadığını iyi biliyor, iç geçiriyordu.

Abdullah Gül ise gayet profesyonel, hep o poker face suratı ve profesyonel edasıyla gazetecilerin soruları üzerine verdiği cevaplarla Erdoğan ile aralarında ortaya çıkan üstü örtülü tartışma konuları etrafında rahatlıkla dolaşıyor, kelimelerin üzerinde âdeta sörf yaparak, aralarındaki dostluğa, yol arkadaşlığına, onca yıllık geçmişe sapladığı bıçağını kanırtırcasına çeviriyordu.

Muammer Kaya adlı face book takipçim çok ilginç ve profesyonelce bir video hazırlamış. Erdoğan ile Gül arasındaki kırılma noktalarıyla ilgili her ikisinin de konuşmalarından müthiş bir derleme. Aslında belgesel. Kesinlikle izlemenizi öneririm.(*)

Bu hazırlık sürecinde benimle de istişare edince ondan tüm bu konuşmaları tape etmesini istedim. O da yaptı. Zaten videonun hemen altında o da var.

İLK BELİRGİN KIRILMA Muammer Kaya yol ayrımını “Çift başlılık” bölümünde 29 Ekim 2012’den başlatmış. Her iki ismin Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında karşı karşıya gelişleri var. Aralarında bazı CHP’li milletvekillerinin de bulunduğu bir grup “Seferberlik Yürüyüşü” adı altında Ulus’taki Birinci Meclis’ten Anıtkabir’e doğru yürüyüşe geçince, polis barikatlarına takılırlar.

Göstericiler, barikatları aşmak isteyince, polis ile göstericiler arasında bir arbede yaşanır. Artan gerilim üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Erdoğan’ın haberi ve onayı olmadan, Ankara Valisi Alâaddin Yüksel’e barikatların kaldırılması yönünde talimat verir. Konu sorulduğunda Erdoğan barikatların kaldırılmasıyla ilgili herhangi bir talimatının olmadığını belirterek, Cumhurbaşkanı Gül’ün de böyle bir talimatının olup olmadığı hakkında bir fikrinin bulunmadığını belirtip, devlette çift başlılık olmaması gerektiğine vurgu yapar.

Gül’ün cevabı gecikmez. Erdoğan’ı konuştuklarını dikkatle dinlemeye çağırır: Şimdi, tabii ki yanlış anlamalara falan hiç gerek yok. Herkesin gayet dikkatli bir şekilde ne konuştuğumuza bakması lazım. Önce tabii Cumhurbaşkanı olarak Cumhuriyet Bayramının bütün ülkede nezih bir şekilde kutlanması ile ilgili yetkililerin dikkatini çekmemden daha doğal bir şey olmaz. Ayrıca “çift başlılık” gibi bir şey de olmaz.

kinci dikkat çeken kırılma Gezi olayları başladığında yaşanır. Başbakan Erdoğan Gezi’yi AK Parti’yi sandıkta demokratik yollarla yenemeyenlerin saptığı yol olarak niteler.

“Demokrasi demek, sadece seçim demek de değildir. Seçimlerin dışında da farklı görüşler, farklı durumlar, eğer itirazlar varsa bunların da çeşitli yollarla dile getirilmesinden daha tabii de bir şey olamaz.”

Demokrasinin sandıktan ibaret olmadığını daha sonra HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da söyleyecektir.

Gezi tutmayınca yolsuzluk iddiaları araçsallaştırılarak iktidara ve Erdoğan’a karşı 17-25 Aralık darbe girişimi başlatılır. Bu girişimin aparatları çeşitlidir. Doğan medyasından CHP’ye kadar ama bu arada hiç ummadık taşlar da baş yarmaktadır.

Erdoğan PARALEL YAPI’ya savaş açmıştır ve halkla birlikte yürümektedir. Gül ise hâlâ yolsuzluk üzerine konuşmayı yeğlemektedir. Artık FETÖ ve arkasındaki güçler ayyuka çıkmıştır ama Gül “Türkiye’yi yıkmak isteyenler gibisinden komplo iddialarına inanmıyorum, bu üçüncü dünya söylemidir” demekte, giderek ayrılık yolunun taşlarını hızla döşemektedir.

Erdoğan 22 Mart 2014’te, 30 Mart seçimlerinden önce “Yahu bu adamlar, Cumhurbaşkanını bile dinliyor” dediğinde, Gül “Benim dinlemelerle ilgili kaygılanacak bir şeyim, korkum yok” diyerek Tayyip Erdoğan’ı “Senin var ki korkacak bir şeylerin, bunları söylüyorsun” imasıyla açığa düşürüyordu.

Yazılacak çok bölüm var bu derlemeden ama yerimiz yok. Darbeci Sisi’yi kutlamasından, danışmanı Ahmet Sever’in Tayyip Erdoğan’a hakaret eden kitabını öve öve göklere çıkarmasına, bugün FETÖ sanığı olan iş adamları Boydaklara yönelik güzellemelere dek onlarca olay.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2010 Kayseri News | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0352 231 31 39