Kübra PAR / GAZETE HABERTÜRK
Fotoğraflar: Mehmet Kaçmaz
Bütün umutlara rağmen çözüm süreci rafa kaldırıldı. Geçen temmuz ayından bu yana yani neredeyse 1 yıldır çatışmalar devam ediyor. Üstelik bu sefer PKK terörü şehirlere taşıdı. Peki, süreç neden tekrar kana bulandı? PKK neden savaş stratejisine döndü? HDP buna neden yeterince direnemedi? Olup bitene bölge halkı ne diyor?
Aklımızdaki soruları PKK’nın şiddet stratejisini benimsemediğini sıklıkla dile getiren ve HDP içinde dindar-muhafazakâr Kürtlerin temsilcisi olarak görülen Altan Tan’a sordum.
Altan Tan, bölge halkının hem PKK’ya hem de devlete öfkeli olduğunu, özellikle muhafazakâr Kürtlerin HDP’nin son dönem politikalarını benimsemediğini söylüyor. Ve ilk kez bu röportajda Kürt siyasetinin kesin bir yol ayrımında olduğunu açıklayıp, HDP dışında yeni bir parti kurulabileceğine işaret ediyor...
Son iki saldırıyla başlayalım. Midyat’taki bombalı intihar saldırısını da İstanbul Vezneciler saldırısını da PKK üstlendi. Ramazan günü hem polislerin hem sivillerin canına kıyan bu saldırılara ne diyeceksiniz?
Bu iki saldırıda da bundan önceki saldırılarda da terör eylemleri asla meşru, mazur görülemez. Hangi terör örgütü yaparsa yapsın tamamını kınıyorum. Bu eylemler halka fayda getirmeyecek, daha fazla gerilimi, karışıklığı ve kaosu körükleyecek. Sonunda ülkeyi iç savaşın eşiğine getirecek, ardından askeri darbeye neden olacak eylemler yapıyorlar.
Bu koşullar altında HDP’lilerden daha yüksek sesli tepkiler bekliyoruz. Yapabileceğiniz daha fazla şey yok mu?
“Yapacak daha fazla bir şeyimiz yok” diyemeyiz. Bir şeyi durduramıyorsak yapılacaklar bitmemiş demektir. Kürtlerin Türkiye’de hak arama mücadelelerinde şiddetin, terörün sağlayacağı bir fayda yoktur. Kürt siyasal hareketleri topyekûn kesin bir yol ayrımındadır. Kürtler Türkiye’yle birlikte bir gelecek mi inşa edecek? Yoksa Türkiye’den ayrılarak ayrı bir siyasi gelecek mi inşa edecek? Yakın zamana kadar PKK dahil Kürt siyasetçilerin ezici çoğunluğu demokratik bir Türkiye inşa edecekti. Hatta bu modeli Suriye’ye, Irak’a taşıyarak demokratik bir Orta Doğu fikrini savunuyorlardı. Bu sürecin benim açımdan cevabı nettir. Türkiye ile birlikte demokratik ve legal yollarla bir gelecek inşa etmeliyiz. Demokratik tercihin ne kadar doğru bir yol olduğu 7 Haziran 2015 seçimlerinde ispatlandı. Kimsenin öngöremediği büyük bir destekle 80 milletvekili çıkardık. Bu süreç demokratik çizgide devam ettirilseydi 1 Kasım’da en az 100 milletvekili çıkarabilirdik. Bir sonraki seçimde HDP anamuhalefet partisi olabilirdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.