• BIST 9139.12
  • Altın 2324.276
  • Dolar 32.361
  • Euro 34.9529
  • Kayseri 13 °C
  • Ankara 14 °C
  • İstanbul 15 °C

Esed gidecek

Esed gidecek
vustralya’daki G20 Zirvesi’nin ikinci gününde birçok liderle biraraya gelen Başbakan Davutoğlu, ABD Başkanı Obama ile Irak ve Suriye meselesini görüştü.

ABD Başkanı Obama ile öğle yemeği boyunca beraberdik. Odak noktası Suriye ve Irak’taki gelişmeler oldu. Myanmar ile ilgili açıklamasından dolayı teşekkür ettim. O da “Müslümanların haklarının verilmesi konusunu yakından takip ediyorum” dedi. Myanmar Cumhurbaşkanı ile de uzun bir görüşme yaptım. Diğer liderlerle de yemekte görüştük. Zaten liderler hep birarada oldukları için ayrı görüşmelere lüzum kalmadı.
ABD ile her düzeyde görüş trafiği var. Suriye konusunda görüş ayrılığı yok, bazen senkronizasyon sorunları oluyor. Askerden askere eğit donat konuşmaları da yapıldı. Halep’e yönelik baskı ABD’nin görüşünü etkiledi. Esas itibarıyla Esed’in ve IŞİD’in gitmesi konusunda ABD ile Türkiye arasında bir görüş ayrılığı yok. Obama da Esed’in gitmesi gerektiğini söyledi. 
YÖN DEĞİŞTİRMESİ VAKİT ALIYOR
Amerikan sisteminin yön değiştirmesi vakit alıyor. Ben yönün değişmekte olduğunu gördüm. Tespitlerde farklılık yok, aslında sahaya yansımaya da başladı. Suriye halkı arasında, Şam’da, Halep’te Selefilik zemin bulmadı. IŞİD ile ‘şehir İslamı’nı yok eden bir baskı uyglandı.
Ne kadar geç kalırsak riskler o kadar büyüyecek, bunu anlatmaya çalışıyoruz. Tehlikeyi yakından hissettiğimizden ‘hemen çözelim’ diyoruz. ABD ise Irak’ta yeni bir savaştan çıktığı için tereddüt ediyordu.
Bugün açık yüreklilikle rejimin IŞİD’i istismar ettiğini, Halep’e yönelik rejimin saldırılarını ABD de görüyor. Obama da, toptan bir dönüşüm olmadan IŞİD’e karşı çözüm olmayacağını, Esed’in gitmesi gerektiğini söylüyor. 
KOBANİ BÜYÜK RESMİN GÖRÜLMESİNİ ENGELLEDİ
Daha önce ABD, ‘önce Irak’ diyordu. Biz ise Irak ve Suriye birlikte ele alınmazsa, bir yerden çıkan IŞİD’in diğerine gireceğini söylüyorduk. Şimdi nüanslar daralıyor. Gelinen noktada, ilk sırada ÖSO ve ılımlı güçler hızlı bir şekilde desteklenecek. Esed ve IŞİD dışında üçüncü bir güç, alternatif olmadan, Suriye krizinden çıkılamaz. Kobani, büyük resmin görülmesini engelledi.
Merkel ile de Türkiye’deki değişim, Almanya’daki gelişmeler ve Irak konusunu ele aldık. Hem Merkel hem Obama önümüzdeki hafta yapacağım Irak ziyaretim hakkında bilgi aldı. Merkel ve Cameron ile epeyce Kıbrıs’ı konuştuk Cameron da bizim masadaydı.
G20’de 10. dönem başkanlığını alacak Türkiye’de seçimlerin yaklaşması, performansı etkiler mi?
Bu hükümetin kısa ve orta vadede siyasi alternatifinin olmadığını herkes görüyor. Bir etkisi olmaz.

3 ülke grubu mevcut

Sabah, sadece 20 liderin katıldığı bir oturum vardı, herkes çok daha rahat biçimde içini kendi pozisyonunu anlattı, dünya ekonomisini kendi pozisyonuna göre yorumladı. Öğle yemeğinde de görüşmeler oldu. Öğleden sonra istihdam, akşam oturumlarındaysa konu ticaretti... Dünya Ticaret Örgütü tartışmanın merkezindeydi. Sabah oturumundaki duruma bakıldığında, farklı bakış açılarına sahip 3 ülke grubu göze çarpıyor. Biri ABD ve İngiltere’nin başını çektiği genişlemeci, liberal ve talebi artırmaya yönelik eğilimi olan grup... Fransa, İtalya bile bu gruba yakındı. Buna karşı antienflasyonist tutumları öne çıkaran, sıkı para politikalarını ve mali disiplini benimseyen, özellikle Almanya’nın başını çektiği bir grup... Biri de Japonya ve Çin gibi dış ticaret fazlası olan ülkeler.

Zıtlaşmayın

ABD, Çin ile çevre konusundaki anlaşmazlıklarını çözerek gelmişti. Asya ile ilişkileri toparlamış görünüyorlardı. Enerji fiyatlarındaki düşüş Çin’in lehine, Rusya’nın aleyhine bir durum yaratıyor. Temel tartışma konusu talebin artırılmasıyla ilgili oldu.
Obama, Merkel ve Cameron konuştuktan sonra, söz aldım ve bu tür bir zıtlaşmanın uygun olmadığını söyledim. Herkes kendi ülkesinde kriz karşısında ne yaptığını anlatıyor. Türkiye’nin 12 yıllık reform sürecine bakıldığındaysa, üç ekseni var: 
EYLEM PLANI İLGİ ÇEKTİ
1- Siyasi istikrar; Türkiye dışında benzer bir siyasi istikrar yok. 2- Makro ekonomik istikrar ve mali disiplini koruma. 3- Büyürken enflasyonu kontrol ederek, reformlar geliştirme, kalkınma ve büyümeyi sağlama.
İlkine dönersek; 2014 sınamalarla karşı karşıya olduğumuz bir yıldı. 30 Mart ve 10 Ağustos’ta iki seçimin siyasi istikrarı destekleyecek şekilde sonuçlanması, elimizi güçlendirdi. G20’de, 62. Hükümet’in programı 8 aylık değil 9 yıllık bir perspektifle hazırlanmış bir programdı, bunu anlattım... Makro-ekonomik istikrar bağlamında da Orta Vadeli Programı açıkladık ve seçim popülizmi yapılmayacağını deklare ettik. Üçüncü alanda da reel sektörün dönüşümü üzerinden yapısal reformlar tanımladık. 1250 maddelik eylem planı çok ilgi çekti. Bu ve 25 sektörde yapısal dönüşüm öngören programımızın başka ülkelerde benzeri yok. Dolayısıyla, hem mali disiplinin devamlılığı hem de yapısal reformları birarada gerçekleştirmek mümkün; kutuplaşmaya lüzum yok... 
TİCARET SAVAŞ DEĞİL 
İç içe geçen ekonomik ilişkilerde kutuplaşmayla bir yere varılamaz. İthalat-ihracat karşı kutuplar değil. Yaptırım uyguladığınızda kendi ayağınıza sıkıyorsunuz. Ticaret ilişkisini bir savaşa dönüştürmemek gerekiyor. KOBİ’lerin dünyada öne çıkması için özel bir çaba gerekli.

Sadakate çağırdım

Avrupa ile ABD arasında TTIP imzalanırsa ve Türkiye dışında kalırsa, çok adaletsiz bir durum oluşur. Cameron sesli olarak, OECD Genel Sekreteri Jose Angel Gurria, IMF Başkanı Lagarde bu görüşümüze hak verdi. Türkiye’nin zarar görmemesi için ABD de Avrupa da bu konuda adım atabilir; AB “Beraber yapalım” derse de, ABD “Türkiye’siz başlamam” derse de olur... “AB’yi bizimle yaptığı anlaşmalarla ilgili sadakate çağırıyorum” dedim. Gümrük Birliği’nin doğasını bozacak tutumlardan kaçınmaya çağırıyorum.Bir başka tartışma, Ortadoğu’daki insani krizden dolayı zorluk çeken ülkelerin durumunu gündeme getirdik. G20 bildirisinin metnine, Ortadoğu ve Afrika’daki insani krizlerden etkilenen ülkelere yardım çağrısını koydurmak için çalıştık. Bazı ülkeler, G20’de siyasi konuları ele almama taraftarıydı ancak konsensus sağlandı. Ortadoğu ve Ebola da dahil, insani krizlerden etkilenen ülkelere yardım çağrısı gündemde. Ebola için biz de 5 milyon dolar yardım yapıyoruz. “G20’yi siyasallaştırmayalım” deniyor ama bir ekonomik krizin sosyal krize, zamanla siyasi meselelere dönüştüğünü görüyorsunuz.

İBRAHİM KARAGÜL / BRISBANE

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2010 Kayseri News | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0352 231 31 39