Eritemediniz gitti şekeri.
Küp şekerler köşeli biraz erimesi için zamana ihtiyaç var.
Eeeee, her zaman istediklerinizi uygulatamazsınız. Siz kim oluyor da bu kuruluşun nasıl yönetileceğine karar veriyorsunuz.
İktisat bitirip ekonomi mi okudunuz. Ya da hayatınızda bir holdingin kar zarar bilançosunu mu oluşturdunuz. Aktif ve pasif dengelerin ne olduğunu mu biliyorsunuz?
Aslında şeker üzerinde oynanan oyunları bilmeden, öğrenmeden ne yediği belirsiz kişi ve kaynaklardan kulaktan dolma bilgilerle gelin bu kadar eleştirmeyin Allah bunun hesabını sizden sorar.
Gelelim şeker üzerindeki oyunlara;
Nişasta bazlı şeker, kararname mecliste bekliyor. Eğer kanunlaşırsa bu şekerin kullanımı ile pancar eken çiftçilerimiz artık daha az pancar ekecek. Kota kalktığı zaman daha az kazanacak. Direk bu konuya girmeden önce NBŞ yani nişasta bazlı şeker ne demek isterseniz ona bir bakalım;
Nişasta glükoz moleküllerinden oluşan bileşik bir şeker. Mısır nişastasının kimyasal işlemlerden geçirilmesi neticesinde elde ediliyor. Bir daha tekrar ediyorum; Mısır nişastasının kimyasal işlemlerden geçirilmesi ile ….
Burayı atlamayalım.
Bu şeker ne yapıyor, früktoz, tokluk hissi uyandırmıyor. Pancar şekerinin yerini almaya çalışan mısır şurubu insan sağlığına olumsuz etki yaparak obeziteyi tetikliyor. Kronik hastalıklara ve kansere yol açtığı ile ilgili araştırmalar mevcut.
Mısır şurubu, şeker pancarından elde edilen şekerden daha tatlı ama daha ucuz. Mısır şurubunun içerisinde fruktoz yani meyve şekeri bulunuyor.
Tokluk hissi vermeyen, kanserden kalp rahatsızlıklarına ve karaciğer yetmezliklerine kadar birçok kronik hastalığa yol açtığı belirtilen nişasta bazlı şekerlerin şişmanlatıcı ve karaciğer yağlanmasına yol açtığı biliniyor.
Buraya kadar sağlık konusu önemli ama bizim yerel ölçeğimize şeker ne alemde bir bakalım isterseniz.
NBŞ ‘yi tekelinde tutan Türkiye de kim? Hangi Yahudi kuruluşu kendi ülkesinde değilde Türkiye üzerinde nişasta bazlı şekeri piyasaya sürerek hem kazanç elde edip hem de Türk halkını için için öldürmek istiyor. Aynı zamanda Türk çiftçisini yok etmek istiyor.
Ona bir bakalım. Hani Kayserinin silahşörleri var ya; bilmeden ya da bilerek, istemeden ya da isteyerek Siyonist tezgâhların oyuncağı oluyor. Milletimizi ekonomik yönden çökertmeye çalışan küresel sermaye güçlerinin oyuncağı haline geliyorsunuz.
NBS demek, Türk çiftçisinin daha az kazanması, pancar eken çiftçimizin köylerini terk etmesi demek. Şekeri ekonomik teröristler kuşatma altına alması demek. Sizde değirmenlerine ister istemez su taşıyorsunuz bunu anlamanız için can hıraş şekilde çalışan insanlara söz söylemeye ne hakkınız var onu da anlamış değilim.
Bunu daha anlamadınız mı?
Bir gazete, ajans ya da adına ne derseniz deyin, bir fabrika ve yöneticisini neden eleştirir? Kayyum gelsin, gereği yapılsın niye der? Kendi menfaatleri ile örtüşmeyince mi? Reklam alırken kutulama yaparken bir şey yok vermeyince tüüü kaka. İşte siz bu kadarsınız.
Milli sermaye ve milli kuruluşlar bir bir peşkeş çekilirken, fabrikalarda dansöz oynatırken, tape kayıtlarında para transferi yapılırken kıcınızın korkusuna bir çift yazı yazamayanalar şimdilerde o gitsin başkası gelsin bunu istiyorsunuz öyle mi?
Yok öyle yağma.
Siz nesiniz biliyor musunuz? Yamyamdan daha kötüsünüz. Elitaş boşa söylememiş.
Şeker Fabrikasının mali tablosu ortada.
Eski yönetime göre daha başarılı bir bilanço ortada mı?
Evet.
Borçlar ödemiş ve ödenmeye devam ediyor mu?
Evet.
Niye herkesin gözü o zaman şekerde?
Niye mi?
Herkes rant peşinde de ondan.
Herkes çıkar peşinde de ondan.
Herkes, kutu yapmak derdinde, eski ihtişamlı günlerindeki gibi nemalanmak derdinde de ondan. Herkes borçsuz, harçsız sürekli günden güne büyüyen bir fabrikanın başına oturmak ister de ondan.
Birde, şehrin ortasında kalan bayağı büyük bir arazi, böyle düz alanı geniş arazide gözü olanlar varda ondan.
Bu iş milli bir mesele, Konya şeker ortada, Türk şeker ortada. Bir bakın bilançolarına. Durumları nasıl? Ondan sonra gelin şeker fabrikasının durumuna bakın. Eğer bir fabrikayı bir yönetici bataktan kurtarıyorsa, tefecinin elinden alıyorsa, borçlarını ödüyorsa, üreticisine parasını zamanında veriyorsa, çiftçi ile yönetimi barışıksa ve her geçen gün üzerine koyarak fabrikayı büyütüyorsa onu ayakta alkışlamak gerekir.
Bunları yapmak suç ise en büyük suçlu Sayın Akay o zaman. Siz daha ne istiyorsunuz?
Dikensiz gül mü?
Dikensiz gül arayanlar gülsüz kalır. Gelin, gülü soldurmayalım.
Kalın Sağlıcakla.
BÜYÜKKAYSERİ
NECMETTİN ÇUHADAROĞLU
KÖŞE YAZISI
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.