İster siyasette, ister medyada, ister iş dünyasında bir insan omurgalı olmalı. Son dönemde omurgasızlık bir meziyet haline geldi. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenler var. Köprüden geçerken ayıya dayı demelisin diyenler var. Şu geçici dünyada menfaati için eğilenler var.
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu hep şunu söyledi. Nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilmeye gerek yok.
Yine ölmeden önce Karaman’da yaptığı bir konuşmada bir saniyesine bile hükmedemediğiniz bir hayat için fırıldak olmaya gerek yok demişti. İster sağcı ister solcu fark etmez. İlkeli insanları severim. Bedel ödemek zor bir iştir. Ama günümüz dünyasında omurgalı olmayı enayilik olarak değerlendirenler var.
Akıllı adam kavga etmez. Akıllı adam doğruları değil işine geleni söyler diyenler var. Biz bunlardan uzağız. Müslüman günah işleyebilir ama yalan söyleyemez.
Bu konuda en çok zor durumda kalan Lider Erdoğan’dır. Zaten her konuşmasında yalnız olmaktan şikayet eder.
Belki de kaderinde hep yalnız yürümek vardır. Daha düne kadar makam verdiği kim varsa hepsi sırtından bıçakladı. “Faiz haramdır” dedi diye, yerden yere vurdular. Erdoğan inandığı gibi yaşayan bir lider. Rüzgarın önünde yaprak gibi savrulan birisi değil ki.
Gezi olayları esnasında dönemin cumhurbaşkanı, başbakan yardımcısı anlı şanlı siyasetçiler gezicilere teslim ol dediler. Yavuz Sultan Selim Köprüsünü yapma dediler. Kuzey çevre yolunu yapma dediler. Yeni İstanbul Havalimanını yapma dediler. Teslim ol dediler. Adına da uzlaşma dediler. Yani tüm iddialarını bırak gel bize bizde seni uzlaşmacı ilan edelim dediler. Sana ne yeni havalimanından dediler. Ülke kalkınmasın dediler.
Bizimle uzlaş sana ömür boyu iktidar verelim dediler. Erdoğan ne dedi. Ben önce ülke derim, üretim derim, sanayi derim, yol derim diyerek elinin tersi ile bu teklifleri itti.
Mesele dikleşmeden dik durmaktır.
Elbette farklı kesimlere, farklı görüşlerle oturur konuşursun. Fikir zenginliği iyidir. Ama uzlaşma diyerek ilkelerinden vazgeçemezsin. Genel siyasette omurgasızlık var da yerelde yok mu? Dik alası var.
Yerel seçimler öncesi İstanbul aday adayları ile ilgili bazı mecralarda Tevfik Göksu iyi hoş ama Ekrem İmamoğlu ile kavga ediyor diyorlar. Peki Göksu İmamoğlu ile mücadele etmeseydi İmamoğlu’nun ipliğini kim pazara çıkaracaktı?. İstanbul halkının menfaatini korumak ne zamandan beri suç oldu? Kavga İstanbul halkı için verilirse şereftir.
İmamoğlu seçim öncesi verdiği vaatlerin hiçbirini yapamadı. İstanbul Cumhurbaşkanımızın deyimi ile çukur, çöp, çamur haline geldi. Bu hizmetsizliği anlatmak gerekmez mi? Bazıları geri planda kalıp ne şiş yansın ne de kebap yansın diyor.
Göksu bir taraftan İmamoğlu’nun gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Bir tarafta İstanbul’un en büyük kentsel dönüşümüne imza attı.
Esenler’i bir kültür sanat şehri haline getirdi. 500’den fazla farklı görüşten bilim adamı ile çalışmalar yaptı. Şimdi birileri Göksu kavgacı diyor. Bence davası için kavga etmeyen adam değildir. Ha öte yandan İstanbul Belediye Başkan adayı kim olacakmış beni ilgilendirmez. Bu kararı Cumhurbaşkanımız verir. İstişare eder doğru sonuca ulaşır. Ancak “ben yıpranmayayım, elimi taşın altına koymayayım” diyenler de not edilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.