Akbelen’i kapatın…

Bugünlere hayat pahalılığından haklı olarak  şikayet var. Özellikle petrol ve enerji üzerinden zamlar geliyor. 

Eğri oturup doğru konuşmak lazım. 

Bu zamlar milletimizin canını yakıyor mu? 

Elbette yakıyor. Bu noktanın altını çizdikten sonra gelelim konumuza. 

Son yıllarda elektrik tüketimi, petrol ve petrole dayalı ürünlerin tüketiminde rekor artış var. İnsanımızın konforu arttıkça petrol ve elektrik tüketimi de artıyor. 

 Türkiye petrol zengini bir ülke mi? Yok değil. Yine Türkiye’de yapılan barajlar elektrik tüketimini karşılıyor mu? Yok değil. 

Peki biz bu elektrik ve petrol ihtiyacımızı nereden karşılayacağız? Bakın arkadaşlar muhalefet ve özellikle CHP, Akbelen Orman arazisi üzerinden hükümeti yerden yere vuruyor.  

Değerli okuyucularım yaz geldi klima, buzdolabı, derin dondurucu vb. ürünlerin elektrik tüketimi arttı. İnsanımız artık konforlu yaşıyor. 

Tamam da sadece barajların elektriği yetmiyor. Bir şehre Hidroelektrik Santrali kurulacak aman nehirler ve dereler kuruyacak, çevre katlediliyor diyorlar. “Yav tamam baraj yapmayalım” diyorsunuz. “Nükleer enerji santrali kuralım” deniliyor. “Yok, çevre katliamı olur” itirazı yapılıyor. “Kömür madeni bulduk kömür çıkaralım buradan elektrik üretelim” diyorsunuz, “yok olmaz” diyorlar. 

Kardeşim o zaman elektrik kullanma.  

Doğalgazdan elektrik üretiliyor. Ancak bizim doğalgazımız yok. Dışardan ithal ediyoruz. Elbette ithal olunca maliyet artıyor. 

Dışardan aldığımız her ürün dolar cinsinden olduğu için maliyet artıyor. Erdoğan diyor ki, “kendi kaynaklarımızdan enerji üretelim. Madenlerimizi işletelim” diyor. “Yok istemiyoruz.”  

Peki ne yapalım.  Cevap yok. Sonra da çıkıyorlar; petrole zam, elektriğe zam diye bas bas bağırıyorlar. İsrail, Fransa, ABD, Japonya, tüm gelişmiş ülkelerde nükleer santral var. 

Onlar kullanıyor biz niye kullanmayalım. 

Ona yok buna yok. O zaman tezek yakın. Akbelen’de yapılan maden çıkarma işi çok cüzi bir alanda yapılıyor. Yine bu alana ağaç dikiliyor. 

Marmaray yapılırken ona karşı çıktınız. Ulaştırma Bakanlığı ne çekti elinizden.  En çok siz kullanıyorsunuz. 

Çanakkale Köprüsü yapılırken ona karşı çıktınız. Arabalı vapurla araçlar geçsin dediniz. 

Yav siz gerici bile değilsiniz. Kardeşim siz masal ülkesinde mi yaşıyorsunuz. Sizin hayatla bağınız yok mu? Enerji Bakanlığı, Orman Bakanlığı sizin kadar doğayı düşünmüyor mu? 

Bakın ne söylüyorum. Bir tek ağaç rant için kesiliyorsa her türlü ceza verilsin. Çevre bize emanettir. Çocuklarımızın emanetidir. 

Dağlar, tepeler, nehirler, dereler bize hayat veren unsurlardır. Ancak insan hayatına dokunan her yatırıma karşı çıkarsanız yalancı çoban durumuna düşersiniz.  

Yavuz Sultan Selim Köprüsüne karşı çıktınız. Sizin atalarınız Boğaz Köprüsü yapılırken de eylem yaptı. 

Ne oldu en çok siz kullanıyorsunuz. İstanbul’da köprüler olmasa trafik ne olur. Ticaret ne olur.  Şimdi de Akbelen’de kömür çıkarılmasına karşı çıkıyorsunuz . Ne yapalım tezekle mi ısınalım? Tezekten mi elektrik üretelim?  

Bu nasıl bir kafadır. 

Bölgede faaliyet gösteren 3 termik santral var. Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy. 6 bine yakın kişi geçimini sağlıyor. Yeniköy ile Kemerköy termik santralleri Akbelen’deki linyitten faydalanacak. Şirket oradaki linyit yataklarını çıkardıktan sonra sahayı eski haline getirerek Orman Genel Müdürlüğü’ne teslim edecek.  

Ülkemizin enerji ihtiyacını karşılamak için devletimizin planlayarak yaptığı bir tesisten bahsediyoruz. Akbelen 28 bin 307 hektarlık bir alana sahip. Madene ulaşmak için sadece 78 hektarlık alan gerekiyor, yani tamamı kesilmiyor. Bunun karşılığında firmanın Türkiye genelinde 2 milyon ağaç dikmesi planlanıyor.” 

Bir bardak suda fırtına koparanların amacı politiktir. Erdoğan’ı yıpratmak için bunca gayret. Ama kaybeden millet oluyor. Enerjimizi kendiniz üretemezsek dışa bağımlı hale geliriz. Yarın öbür gün kendi paramızla bile elektrik alamayız. Kendi yerli ve ucuz enerjimizi üretmeliyiz.