CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhurbaşkanı ve milletvekilliği seçimi 2028 yılında, mahalli idareler seçimleri 2029 yılında yapılacak Bay Özgür. Takvimde parmağını rastgele bir pazar gününe bastırıp, 'şu tarihte seçim yapılsın' demek sizin kendi hayaliniz olabilir; ama siyasetin ve milletin böyle bir gündemi yok" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde şehit olan 12 askerin ismini okuyarak, tek tek rahmet, tedavileri devam eden askerlere ise şifa diledi. Erdoğan, "Bu cennet vatanın, bu şanlı bayrağın bize kahraman şehitlerimizin ve gazilerimizin emaneti olduğunu hiçbir zaman unutmadık ve unutmayacağız. İnşallah önce 'Terörsüz Türkiye', ardından 'Terörsüz Bölge' hedefimize ulaşarak şehitlerimizin ruhlarını şad edecek, onların fedakarlıklarının boşa gitmediğini dost-düşman herkese göstereceğiz" dedi.
'BU KANLI PRANGAYI SÖKÜP ATIYORUZ'
Terörsüz Türkiye çalışmalarının hiçbir yerinde şehitlerin hatırasına gölge düşürecek bir adımın olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Şehitlerimizin uğruna can verdiği değerlerin rehberliğinde, Türkiye’yi inşallah yarım asırlık bir musibetten kurtarıyor; ülkemizin ayağına vurulmuş bu kanlı prangayı tamamen söküp atıyoruz. Şehitlerimizin fedakarlıklarıyla yazılan kardeşlik destanımızı çok daha güçlü, çok daha muhkem bir şekilde geleceğe taşıyoruz. Şunu vatandaşlarımızın çok ama çok iyi bilmesini isterim; Terör duvarı yıkıldıktan sonra, Allah’ın izniyle, her şey çok daha farklı olacak. Daha fazla acının, daha fazla gözyaşının önüne geçilecek. Bunun da kazananı, hep söylediğim gibi; Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla tüm Türkiye olacak, ardından tüm bölgemiz ve bölgedeki kardeşlerimiz olacak. Ne yapıyorsak, işte bu anlayışla, bu hassasiyetle yapıyoruz" diye konuştu.
'OLUMLU HABERLERİN ALINACAĞI EVREYE GİRİYORUZ'
Pazartesi günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde DEM Parti heyeti ile gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin Erdoğan, "Kendileriyle oldukça verimli, yapıcı, samimi bir görüşme gerçekleştirdik. Terörsüz Türkiye hedefimizi kuvveden fiile çıkarma irademizi teyit ettik. Önümüzdeki günlerde olumlu haberlerin alınacağı bir evreye giriyoruz. Bu hayırlı sürecin, herhangi bir yol kazası yaşanmadan, karanlık ve kirli mahfiller tarafından sabote edilmesine fırsat vermeden, mümkün olan en kısa sürede, başarıyla neticelenmesini temenni ediyoruz. Cumhur İttifakı ortağımız, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin dünkü grup toplantısında verdiği güçlü mesajlardan ötürü kendisine bir kez daha kalpten teşekkür ediyorum. İttifak ortakları olarak ilk günden itibaren nasıl tam bir dayanışma, iş birliği ve eşgüdüm içinde hareket ettiysek, inşallah bundan sonraki süreçte de yine birlikte yol yürüyeceğiz. Milletimize on yıllardır hasretle beklediği o tarihi müjdeyi, Allah’ın izniyle, yine birlikte vereceğiz" dedi.
'YANGINLARIN TAMAMINI KONTROL ALTINA ALDIK'
Erdoğan, son haftalarda çok sayıda orman yangını çıktığını hatırlatarak, "Bin 387’si ormanlık alanda, bin 895’i orman dışı alanlarda olmak üzere, bu yıl toplam 3 bin 282 yangın farklı şehirlerimizi etkisi altına aldı. Yangınlara ilk andan itibaren; 27 uçak, 105 helikopter, 6 bin kara aracı, 25 bin personelle müdahale ettik. Hava araçlarımız yaz başından bu yana 19 bin 880 sorti yaptı; 65 bin 300 ton su attı. Bu yangınların 864’ü ise 26 Haziran’dan sonra yaşandı; yani, yıl başından itibaren çıkan yangınların dörtte biri sadece son 13 günde vuku buldu. Yangınların tamamını hamdolsun kontrol altına aldık. Son 2 haftada İzmir, Sakarya, Hatay, Bilecik, Manisa, İstanbul ve Bursa’da ciddi boyutlara ulaşan 20 büyük yangına karşı amansız bir mücadele verdik. Bu vesileyle, orman yangınlarının bertaraf edilmesinde canları pahasına görev yapan tüm personelimize buradan teşekkür ediyorum. İzmir Ödemiş’teki yangına müdahale ederken şehit olan orman işçilerimiz İbrahim Demir’e ve Ragıp Şahin’e Cenabıallah’tan rahmet diliyorum" diye konuştu.
'KAYIP VE ZARARLARI ASGARİ SEVİYEYE İNDİRECEĞİZ'
Türkiye'nin iklim krizinden şiddetli bir şekilde etkilendiğini söyleyen Erdoğan, Paris İklim Anlaşması'nın devamı niteliğindeki İklim Kanunu'nun bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İklim Kanunu ile afetlerin sebep olduğu kayıp ve zararları asgari seviyeye indireceğiz. Ulusal katkı beyanımız doğrultusunda hazırladığımız eylem planlarımızla sera gazı emisyonlarını azaltacağız. Temiz teknolojinin kullanımını ülkemizin tamamını kapsayacak şekilde, daha da yaygınlaştıracağız. İklim Kanunu ile aynı zamanda sektörlerimizin daha temiz ve daha verimli üretim süreçlerini yasal güvence altına aldık. İklim Değişikliği Başkanlığımızın görev ve sorumluluklarını netleştirdik. 'Tarım yasaklanacak', 'Çiftçi istediği ürünü ekemeyecek', 'Millete yapay et yedirilecek' türünden safsatalarla bu kanunu kötülemek, çok büyük bir şuursuzluk örneğidir. Paris İklim Anlaşmasıyla küresel güçlerin tarım arazilerimize el koyacağı iftirasını kulaktan kulağa yaymaya çalışanlar, milletimize ve devletimize karşı yürütülen sinsi operasyonun bilinçli veya bilinçsiz, maşalığını yapmaktadır. Milletimizin her bir ferdi şu konuda emin olsun; İklim Kanunu, tamamen yerli ve milli bir kanundur. Halkımızın sırtına yük bindirmek için değil, evlatlarımıza daha temiz bir çevre, daha sağlıklı bir gelecek bırakmak için hazırlanmıştır. Buradan komplo teorileriyle mantıklı düşünme yeteneklerini kaybedenlere de şunu hatırlatıyorum; değil tarım alanlarımızı, bir karış toprağımızı dahi teslim alacak güç, dünya üzerinde henüz mevcut değildir. Yeri geldiğinde her şeyden, hatta 'ser'imizden geçeriz, ama evelallah, Türkiye’yi ve Türk milletini savunmaktan asla vazgeçmeyiz. Bilhassa çevre konusunda dolar yeşilini orman yeşilinden, avro mavisini deniz mavisinden daha fazla sevenlerden ders almayız; sözlerine de zerre kadar itibar etmeyiz" ifadelerini kullandı.
'HALK PARTİSİ OLMUŞ HARAÇ PARTİSİ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet partisi CHP'yi eleştirerek, "Milletten sandıkta öyle bir şamar yediler ki, bir daha kendilerini toparlayamadılar. Güya anketlere göre tarih yazacaklardı; ama tarih olup gittiler. Konuşmalarında tutarlılık desen yok. 'Türkiye'nin umudu' diyerek pazarladıkları Bay Kemal’e bugün layık gördükleri muameleyi, hepimiz ibretle takip ediyoruz. Son tartışmalar ışığında daha iyi anlıyoruz ki; Cumhur İttifakı olarak ülkemize her biri altın kıymetinde 5 yıl kazandırmakla kalmamış, aynı zamanda milletimizin istikbalini de kurtarmışız. Yargı, Cumhuriyet tarihinin en büyük hırsızlık çetesine, gelmiş geçmiş en pervasız organize suç örgütüne yönelik bir soruşturma açtı. Şikayet edenlerin, şikayet edilenlerin, rüşvet alanların, şehirleri adeta haraca bağlayanların, insanları zor duruma düşürüp soyanların hepsi CHP’li. İstanbul’dan başlayan bu hırsızlık, haraç, rüşvet düzeni, dalga dalga pek çok ile ilçeye uzandı. Yani ahtapotun farklı il ve ilçelerdeki kolları birer birer deşifre olmaya başladı. Diğer şehirlerde de manzara aynı. Orada da şikayet edenlerin ve edilenlerin cemi cümlesi CHP’li. 'TOKİ ile yarışacak vizyon projemiz' dedikleri İzmir’deki kooperatif skandalında; failler de mağdurlar da feryatlarını CHP Genel Merkezine duyuramadıkları için gidip haklarını mahkemelerde arayanlar da CHP’lilerden oluşuyor. İşin daha vahim tarafı, skandal henüz inşaat aşamasındayken, demirden çaldıkları için patlak veriyor. Söz konusu kooperatif, CHP yönetiminin 'Bu modeli Türkiye'nin her iline yayacağız' diyerek örnek gösterdikleri bir proje. 100 yıllık halk partisi, olmuş haraç partisi. Neticede, yüzlerce mağdur son çare olarak gidiyor yargıya başvuruyor. Yargının tek yaptığı, önüne gelen bu şikayetlerin gereğini yerine getirmekten ibaret. Yani ortada siyasi değil, tamamen hukuki bir süreç var. Ve bu sürecin hiçbir tarafında biz yokuz. Ancak CHP muvazeneyi öylesine kaybetmiş durumda ki; rüşvet alınırken suçüstü yapılan, baklava kutularından euroların fışkırdığı bir cürmümeşhut olayını dahi, utanmadan bize mal etmeye kalkıyor. Gözaltılar olunca hemen 'siyasi operasyon' dediler; rüşvet görüntüleri ortaya çıkınca, yerlerine kös kös oturdular. Şimdi CHP Genel Başkanı çıkmış, 'şok oldum' diyor. Sen bu kafayla gidersen Özgür Efendi, daha çok şok olursun, mahcup olursun, en sonunda rezil-rüsva olursun" dedi.
'CHP ZİHNİYETİNİN EN SON KURBANI, BAKLAVA OLMUŞTUR'
Manavgat Belediyesi soruşturmasına ilişkin Erdoğan, "Bunlar, ellerini attıkları her şey gibi, ülkemizin en meşhur markalarından olan baklavayı da kirletmişlerdir. CHP zihniyetinin en son kurbanı, baklava olmuştur. Şu gerçeği, CHP’nin kabullenmesinde fayda olduğuna inanıyorum; CHP yönetimi hırsıza, yolsuza, sahtekara, sırf kendi partilerinden diye hoşgörülü davranabilir; fakat devletin hiçbir kurumu böyle yapmaz, yapamaz. Çalınan her kuruşun, alınan her rüşvetin, çökülen her kamu malının hesabını hukuk önünde sormak, yargı ve emniyet birimlerinin asli vazifesidir. CHP Genel Başkanı tehdit, hakaret ve hezeyan dozunu ne kadar artırırsa artırsın, her defasında bu hakikatle yüzleşecektir. İster valizde ister baklava kutusunda olsun, rüşvet aldıysanız, vatandaşa harcanması gereken kaynakları birilerine peşkeş çektiyseniz, milletin namusunuza emanet ettiği belediyeleri arpalığa çevirdiyseniz, halkın parasını hamuduyla götürdüyseniz; kusura bakmayın, yargıya tıpış tıpış hesap vereceksiniz. Biz de Anayasa ve yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde, gerekenin yapılması için üzerimize ne düşüyorsa, yerine getirmeyi kararlılıkla sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
'BU ZATIN, HANGİ SEÇİMDEN BAHSETTİĞİNİ BİLMİYORUZ'
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in erken seçim açıklamalarına yönelik, "CHP’nin başındaki zat bir süredir 'sandık da sandık' deyip duruyor. Bu ülkede, CHP’nin demokrasiye sapladığı hançerler dışında, sandık daima milletin ve siyasetçinin baş tacı olmuştur. Ona şunu bir kere daha hatırlatıyorum; Anayasa ve Seçim Kanunu değişmediğine göre, cumhurbaşkanı ve milletvekilliği seçimi 2028 yılında, mahalli idareler seçimleri 2029 yılında yapılacak Bay Özgür. Takvimde parmağını rastgele bir pazar gününe bastırıp, 'şu tarihte seçim yapılsın' demek sizin kendi hayaliniz olabilir; ama siyasetin ve milletin böyle bir gündemi yok. Millet en son seçimde bize yüzde 52,18 ile ülkeyi 5 yıl yönetme görevi verdi. Allah’ın izniyle bu süreyi sonuna kadar kullanacağız. Dolayısıyla, bu zatın şu anda hangi sandıktan, hangi seçimden bahsettiğini bilmiyoruz. Bunlar sandığı, kendi iç mücadelelerinde sergiledikleri tiyatronun bir aksesuarı sanıyorlar. Halbuki unutma, sandık, namustur. Cumhuriyet de bir kurallar ve kurumlar rejimidir. Şayet Cumhuriyeti ve demokrasiyi, hukuk önünde hesap veren hırsızlarınızı milletvekili yapıp yargıdan kaçırma projesine dönüştürmek istiyorsanız, hiç kusura bakmayın, millet buna müsaade etmez. Cezaevlerinden Meclis'e tünel kazma işi, siyasetin işi değildir" diye konuştu.
'AYNI YERDE SAPASAĞLAM DURUYORUZ'
Erdoğan, "2023 seçimlerinin sonuçlarıyla birlikte taktik değiştiren, oldukça karmaşık bir siyasi ve ekonomik Türkiye fotoğrafı var. Ülkemizde son 10-15 yıldır yaşanan her siyasi operasyona, her kaos ve darbe girişimine, her uluslararası muhasara teşebbüsüne mutlaka ekonomik saldırılar da eşlik etmiştir. Gece yarısı toplanan ekiplerle Uzak Doğu piyasaları üzerinden başlatılıp genişletilen finansal saldırıların gerisindeki senaryoları gayet iyi biliyoruz. Hiçbir geçerli sebep olmadığı halde dövizden tahvile tüm araçlar kullanılarak oluşturulan kargaşa ortamlarının neyi amaçladığını da gayet iyi biliyoruz. Biz tüm bu oyunları, en az maliyetle ve asıl hedeflerimizden uzaklaşmadan bozacak tedbirleri aldık, programları hayata geçirdik. Elbette bu arada terör gibi, deprem gibi ağır maliyeti olan pek çok hadise de yaşadık. Sadece 6 Şubat depremlerinin maliyeti 100 milyar doların üzerindedir. İstanbul merkezli başlayan ve zamanla genişleyen hırsızlık, haraç, rüşvet çarkının mali büyüklüğünün 10 milyarlarca dolar olduğu tahmin ediliyor. CHP’nin ülkeye yaşattığı felaketin, milletin sırtına bindirdiği yükün, Türk ekonomisine ödettiği ilave faturanın büyüklüğünü varın siz hesaplayın. Yargının hesap sorarken parti ayrımı yapmadığından da emin olabilirsiniz. Milletin emanetini devraldığımız 1994’ten beri bu konuda daima tavizsiz bir duruş sergiledik. Bugün de aynı yerde sapasağlam duruyoruz" diye konuştu.
'4 KANUN TEKLİFİNİN YASALAŞMASINI SAĞLAYACAĞIZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul çalışmalarında artık yasama yılının sonuna yaklaşıldığını belirterek, "Gerek iç siyaset, gerek dış gelişmeler bağlamında oldukça yoğun geçen bir takvimi yavaş yavaş tamamlıyoruz. 1 Ekim’den bu yana gece gündüz demeden millete hizmet için çalıştınız. Muhalefetin, Meclisi engelleme girişimlerine rağmen bedenen ve ruhen tüm mesainizi Genel Kurul çalışmalarına tahsis ve teksif ettiniz. Sabrınızın zorlanmasına, sinirlerinizin gerilmesine, çeşitli emrivakilerle iradenize darbe yapılmak istenmesine aldırmadan, milletin emanetine layıkıyla sahip çıktınız. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak tam bir dayanışma içerisinde, milletimize karşı mesuliyetlerimizi yerine getirmenin gönül huzurunu yaşıyoruz. Meclis tatile girene kadar tempomuzu düşürmeden çalışacak ve gündemdeki 4 kanun teklifinin de inşallah yasalaşmasını sağlayacağız. Sizlerden kalan süreyi de en iyi şekilde değerlendirmenizi rica ediyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısının ardından basın mensuplarının "MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İmamoğlu davasının TRT'de yayınlanmasına destek verdi, ne dersiniz?" sorusu üzerine, "Sayın Bahçeli böyle bir ifade kullandıysa gayet güzel bir takdirdir, hayırlı olur" dedi.
KURTULMUŞ İLE BİR ARAYA GELDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısının ardından TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile Meclis'te bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik eşlik etti. Basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık 1 saat sürdü. Görüşmenin ardından açıklama yapılmadı.