ırakın böyle dönemlerde başkan bulmayı, tehlikeyi sezdikleri anda arkasına dahi bakmadan, kendini sağlama alıp kulüp geleceğini hiçe sayıp kaçan çok başkanlar görmüştür Kayserispor...
Mevzu geçmişte kimin ne yaptığı yada yapmadığı değil.
Mevzu inatla direnen, farelerin dahi terk ettiği gemiyi andıran kulübü azgın dalgalar arasında güvenli bir limana çekebilmek için çırpınan Başkana inanmak ve destek olmaktır...
Herkes bir şey söylüyor, kimi atıp tutuyor, kimi söylediklerini yutuyor, kimi de yorganı kafasına çekip, yatıyor...
Kayserispor’u kimsenin düşündüğü yok..!
Sanki babasından miras kaldı Kayserispor Berna Gözbaşı’ya..!
Üzülerek söylüyorum bu şehir yalnız bıraktı bu iş kadınını..!
Onu yalvar yakar göreve getirenler kamuoyunu yoklama, kulübü borç batağına sürükleyip çuval çuval götürenler kendini aklama bu kadın ise ortalığı toplama derdinde...
Son bir düzlüğe girilirken, 8 haftalık tarihi bir süreç başlarken oda biliyor aslında işin zor tarafını...
Ama savaşa giden bir ordunun bu uğurda muzaffer olması için önce başındaki komutanın buna inanması gerekmez mi..?
Berna Gözbaşı da 8 hafta sürecek bu meydan muharebesinin zorluğunu biliyor fakat en önde o gidiyor, hocasına, futbolcusa, taraftarına onu yalnız bırakan Kayseri şehrine haykırarak diyor ki; Bitmedi..! Bitmeyecekte..!”
Bu saatten sonra kimseden istediği tek kuruş yok, hala bugün olmuş ödeme yapıyor cebinden, hala enkazı temizleyip geleceğe dair planlar yapıyor.
O halde şehrin sahipsiz bıraktığı en büyük marka değeri Kayserispor’un buharlaşmaması için, en kalabalıklarda yapayalnız bırakılan Berna Gözbaşının olağan üstü gayretlerinin boşa gitmemesi için gelin şu 8 haftalık süreçte destek verelim.
Destek derken zaten tribünler boş, kaçmaya gerek yok, zaten para isteyen de yok...
En azından onca emeğe, bunca fedakarlığa birazcık saygı, hepsi bu..!
Karanlıkları aydınlatmak!
En önemlisi motivasyon, en önemlisi temkinli ve sabırlı olmak, tedbiri de elden bırakmamak...
Kupadaki tek ayaklı maçlar gibi düşünün, eliminasyonlu Play-Off buluşmaları gibi düşünün 8 haftalık periyotu..!
Bu maçların telafisi olmaz, çünkü rövanşı yok..!
Bu nedenle rakibin büyüklüğünün, küçüklüğünün yada ne yaptığının hiç bir önemi yok, önemli olan senin ne yaptığındır.
Yüksek motivasyonun ters teptiği dönemler olmuştur bu dönem örneğin Kayserispor’un Kasımpaşa maçı gibi.
Maça motivasyondan çok, sürece motive olan bir takım var.
Başkanı gibi takımını biran olsun yalnız bırakmayan bir hocanın inanmışlığı da ciddi bir motivasyondur Kayserispor için.
Futbolcuların kenetlenmesi umuda giden yolun bana göre başlangıcıdır...
Fenerbahçe ile başlıyor Kayserispor’un umuda yolculuğu...
Dediğim gibi rakibin kim olduğunun pek önemi yok, çünkü pandemi sürecini en sağlıklı geçiren, bozulmadan, dağılmadan, bırakmadan en iyi yöneten kulüp Kayserispor’dur...
STAR HABER KÖŞE YAZISI
CANAN BAYRAM
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.