ENERJİNİN KÜRESEL DENKLEMİ

Refik Tuzcuoğlu

20 Mayıs 2025 Salı 10:21

Enerjinin küresel denklemi

REFİK TUZCUOĞLU

Birinci Dünya Savaşı’nın bir petrol savaşı olduğunu ifade edenler olmuştur. En azından Osmanlı açısından değerlendirildiğinde bu tezin bir karşılığı var. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin politik hedefi olan Misak-ı Milli’ye, Musul ve Kerkük hattında erişememenin bu tezle izah edebileceğimiz bir yönü de var muhakkak. O günün küresel güçleri Türkiye’nin Musul-Kerkük hattındaki enerji kaynaklarına erişmesini istemedi. Zira enerjiyi bulan sermayeyi buluyor. Sermayeyi doğru kullanmayı bilen de uluslararası denklemde gözardı edilemeyecek bir güce ulaşabiliyor. 

Enerji deyip geçmeyelim. 

Küresel düzlemde gördüğümüz birçok çatışma aslında enerji kaynaklarına sahip olma ve küresel ticaret yollarının kontrolünü ele geçirme merkezli olarak ortaya çıkıyor. Bu yönüyle bakıldığında Henry Kissinger’e ait olduğu söylenen; “Petrolü kontrol ederseniz ülkeleri, gıdayı kontrol ederseniz insanları yönetirsiniz” sözü, yaşadığımız dünya pratiğine karşılık geliyor aslında.

İsrail’in Gazze katliamlarını sadece siyonizmin faşist yönüyle izah etmek eksik kalabilir. 

Başka bir açıdan bakıldığında Suudi Arabistan, Ürdün ve BAE çizgisinin Gazze’deki katliamlara beklenen tepkiyi göstermemesinin ardında başka sebepler olabilir mi? 

Örneğin Hindistan’dan başlayıp Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinden İsrail’e, oradan da Güney Kıbrıs’a uzayan, sonra Güney Kıbrıs’tan Yunanistan’a ve Avrupa’ya ulaşması planlanan “IMEC isimli Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru”nun bu denklemde bir payı olduğunu düşünmek abartılı bir senaryo mu olur? Gazze’de vatanlarını savunan Filistinli mücahidlerin neyle savaştıklarını anlamak adına farklı bir projeksiyon bu. 

Yoksa Trump, geleceğin Gazze’sine dair yapay zeka mahsulü bir şehir görselini ne diye paylaşsın. Gazzeli mücahidlerin varlığı bu koridor için bir tehdit olarak görülüyor. İşin böyle bir yönü de var. 

Enerjiyi üreten, ulaşım güzergahında olan ve satabilen ülkeler stratejik bir avantaj elde ediyor. Ülke savunmasında zayıf ve bağımlı iseniz bir o kadar da risk altındasınız demektir. Küresel güçlerle bir paylaşım yapmazsanız bir gün ülkenize bu güçlerin çökme ihtimali olduğunu hesaba katmalısınız. Petro-dolar zengini Arap ülkelerinin Trump’a bu kadar lütf-u ihsanı, kendi başlarının selametinden korktukları için. 

Rusya’yı düşünün. 

Diktatörlükle yönetilen bir küresel güç. Tek avantajı petrol ve doğal gaz. Elde ettiği gelirle savunma sanayine büyük bir kaynak ayırabiliyor. Savunma Sanayi ürünleri dışında dünyada iddialı olduğu bir sivil sektör neredeyse yok. Doğal kaynaklardan elde ettiği gelirle savaş ekonomisini yönetebiliyor. Neredeyse tüm AB blokunun Rusya karşısında güç birliği etmesine rağmen..

Ukrayna-Rusya Savaşı’nın başladığı aylarda Avrupa’nın işgale karşı topal ördeğe benzeyen duruşunu hatırlayın. Enerjide Rusya’ya bağımlı olan AB ülkeleri kışın vatandaşını soğuktan dondurmamak ve doğal gaza dayalı üretim yapan sanayisini krize sürüklememek için cılız tepkiler göstermekle yetindi. Sıranın bir gün kendine gelme riskini görüyor olmasına rağmen. 

Avrupa güvenliğine harcadığı kaynaklardan şikayet eden Trump’ın tutumunu bir yana koyarsak, krizden en fazla avantaj elde eden ülke ABD oldu. Bu karmaşada Avrupa’ya en fazla doğal gaz satan ülkelerin başında yer aldı. Rusya’nın doğal kaynaklara dayanan gücünü zayıflattı. 

Bu pencereden değerlendirildiğinde, son zamanlarda petrol ve doğal gaz keşiflerinin Türkiye’ye fevkalade bir güç çarpanı sağlayacağını görmek lazım. Göktepe 3 kuyusundaki yeni doğal gaz keşfi tüm Türkiye’nin yüzünü güldürdü. 

Doğal gaz ve petrolde yüzde doksanların üzerindeki dışa bağımlılığımız yapılan keşiflerle zaman içinde sıfırlanacak. Göktepe 3’te bulunan 75 milyar m3’lük rezerv tek başına Türkiye’nin konutlarda kullanılan üç yıllık enerji ihtiyacını karşılamaya yetiyor. Türkiye’nin en büyük cari açığını petrol ve doğal gaz oluşturuyor. Doğal kaynaklar bakımından zengin bölge ülkelerinin aksine Türkiye sanayi ve teknoloji alanındaki üretimi ile büyüyen bir ülke. Enerji bağımlılığından kurtulduğunda yılda yaklaşık 100 milyar dolar cari fazla elde etmiş olacak. Şu an keşif olunan toplam doğal gaz rezervi 800 milyar m3 civarında. Yeni keşiflerin olacağı müjdesi var. Doğu Karadeniz açıklarından da yeni müjdelerin gelme ihtimali konuşuluyor. 

Gabar’da bulunan yeni petrol yatakları, Sakarya havzasındaki yeni doğal gaz keşifleri Türkiye’yi dışa bağımlılıktan kurtaracak ve daha güçlü bir Türkiye hedefine taşıyacak. 

Yorumlar