EROL METİN / ANKARA - Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarını Akit’e değerlendiren eski BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, dikkat çekici saptamalarda bulundu. Topçu, milliyetçi ve muhafazakar tabanın BBP’nin mevcut yönetim anlayışını tasfiye ettiğini kaydetti. Topçu, artık dayatmalara itiraz eden MHP tabanının da ruh dünyalarına yakın gördükleri Erdoğan’ı tercih ettiklerini söyledi. Yalçın Topçu’nun açıklamaları şöyle:
- Tüm dostane uyarılara rağmen çatı projesine dahil olan BBP yönetiminin özeleştiride bulunması, tabanını oluşturan milliyetçi-muhafazakar insanlardan özür dilemesi ve istifa etmesi gerekmiyor mu sizce?
- Benim “eski BBP” tanımlamam tam da bu noktada anlam kazanıyor. BBP’nin kuruluş felsefesi ve 20 yıllık siyasi çizgisi, Ekmeleddin İhsanoğlu projesine dahil olmayı, her ne sebeple olursa olsun destek olmayı asla kabul etmez. Fakat mevcut yönetimdeki arkadaşlar BBP’nin kuruluş felsefesindeki nirengi noktaları tam manasıyla kavramamış gibi olacak ki böyle bir tercihte bulundular. Pek tabii BBP tabanının önemli bir kısmı kendi siyasi hafızasına güvenerek, kamuoyu önderi gördüğü şahsiyetlerin tutumuna bakarak Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy vermedi. Bu seçim sonuçlarını ayrıntılı inceleyince net bir şekilde ortaya çıkıyor zaten. Dolayısıyla taban tavana net bir mesaj vermiştir. Bundan sonrası için karar BBP yönetiminindir. Başarısızlıklardan sonra istifa müessesesi bu ülkede pek yaşanmasa da erdemli bir duruş ve siyasi ahlak açısından ben oldukça önemsiyorum. Takımına pek çok şampiyonluklar kazandıran teknik direktörler bile önemli mağlubiyetlerden sonra istifa edebiliyorlar. Ne yazık ki biz sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını pek çok yetiştirmişiz de siyaset dünyası için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Aklın yolu birdir.Başarısızlık istifayı elbette gerektirir. Fakat ben mevcut BBP açısından yönetimi istifaya çağırma gibi bir gayret ve ilgi hissetmiyorum. Dediğim gibi eski BBP ile yeni BBP birbirinden çok farklı. Benim muhataplık noktasında görmediğim, değerlendirmediğim bir yapı söz konusu. Kendileri bilir. İsterlerse sonsuza kadar koltuğa yapışsınlar. Beni ilgilendirmiyor. Fakat milliyetçi ve muhafazakâr tabanın mevcut yönetim anlayışını tasfiye ettiği seçim sonuçlarıyla da net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Mesajlar, acı ve sıkıntı verici olsa da doğru okunmalı ve doğru anlaşılmalıdır. Günü kurtarmak değildir bence siyaset.
“LİDER DEĞİŞİRSE PARTİNİN YOK OLACAĞI…”
- CHP’de muhalifler, seçimlerden önce tüm sorumluluğu üstleneceğini belirten genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu’nun istifasını istiyor. MHP’de de ileriki günlerde bir hareketlilik bekliyor musunuz?
- Seçim sonuçları elbette MHP’de de tartışılıyor ama CHP’deki gibi net bir tartışmanın yaşanacağını ben şahsen beklemiyorum. Bunu MHP’nin siyasi konumlanmasına bakarak değerlendiriyorum. Seçim sonuçlarını değerlendirirken kullanılan dile bakınca da sonuçların “şer güçlere, dış güçlere, tatilcilere” bağlanmasında da dış etkenlere vurgu yapılıyor. Özeleştiri yolları kapatılmaya çalışılıyor. Zaten MHP’nin tek başına iktidar hedeflemediği ve belli duygu ve düşünceleri kontrollü bir şekilde idare eden bir cephe olarak varlığını devam ettirmeye çalıştığını düşünüyorum.
Ülkücü hareketin kendini her anlamda resetleyip yeniden formatlaması lazımdır, yoksa erime hızlanacaktır.
“MHP TABANI ARTIK DAYATMALARA İTİRAZ EDİYOR”
- Hatırı sayılır bir MHP seçmeninin Erdoğan’a oy verdiği görülüyor. Bunu nasıl okumalıyız?
- Sayın Erdoğan’ın meşrebinin ülkücü tabanı etkilediğini düşünüyorum. Korku siyasetinin, “Bölüneceğiz, yıkılacağız” gibi söylemlerin zamanın ruhuna uygun olmayan bir siyasi dil olduğunu düşünüyorum. MHP tabanında da pek tabii ki Erdoğan’ı bölücü, yıkıcı görmeyen çok önemli bir kitle söz konusu. 2010 referandumunda da bu görülmüştü. Bu destek çok anlamlı ve Sayın Erdoğan’ın açılım politikasındaki hassasiyeti de doğru yönettiğinin bir delilidir bana göre. Bu kesime yönelik suni bariyerleri ortadan kaldırmak da Sayın Erdoğan’la gerçekleşebilecek bir güzelliktir bana göre. Erdoğan’ın vücut dili, duruşu ve hikâyesinin ülkücülerin ruh dünyasından çok da uzak olmadığını düşünlerden birisiyim. Lider-teşkilat-doktrin eğitiminden geçmiş önemli bir kitlenin parti kararını dinlememiş olmasının da nedeni bence İhsanoğlu ile Erdoğan profili arasındaki büyük farkta gizlidir. Erdoğan’ın klasik Anadolu kültürünü yansıtan doğallığı, İhsanoğlu’na hezimet yaşatmıştır. Öte yandan MHP tabanı da artık dayatmalara, ithal adaylara, tepeden bakan yönetim anlayışlarına itiraz ediyor. Bu sonuçların böyle bir özelliğinin de olduğunu düşünüyorum. Pek tabii okuması gerekenler de bu sonuçlardan mesajlarını alacaktır.
ÜLKÜCÜLER CHP’YE MESAFELİ DURUR
- Sizce ülkücü camia Bahçeli’nin üst üste yaptığı hatalardan, CHP’yle işbirliği yapılmasından rahatsız mı?
- Ülkücü camianın CHP ile işbirliğine çok sıcak baktığına inanmak için aklını ve hafızasını peynir ekmekle yemiş olmak gerekiyor. Varsa hoşgörüyle bakanlar, ki onlar da Sayın Erdoğan’a karşı korku siyasetiyle oluşturulmuş sert bariyerlerden kaynaklı reaksiyonların sonucudur, bu seçimde bir kez daha görülmüştür ki milliyetçi-muhafazakar kesimde oy geçişkenliği çok kolaydır.Liderlerin duruş ve mesajları bu kaymaları hızlandırır veya olduğu yerde bırakır. Ben MHP tabanındaki geleneksel oy verenlerin CHP ile işbirliğine oldukça mesafeli durduklarını düşünüyorum.
İSTİFA EDERDİM
- Seçimlerde alınan hezimet, imaj ve itibar kaybı ortada. Bahçeli’yle Destici’nin yerinde olsaydınız ne yapardınız?
- Ben Haziran 2011 genel seçimlerinden önce “Şayet yüzde 10’un altında oy alırsam seçim gecesi istifa ederim” diye söz vermiştim. Seçim gecesi de malumunuz olduğu üzere istifa ettim.Ben de rakamlarla oynamayı pekala becerebilirdim. Çünkü matematikçiyim ve birçok siyasetçiden daha fazla matematiksel formüller üzerinden söz söyleyebilirdim ama bence böyle bir duruma düşmenin anlamı yok. Başarı ile başarısızlık en sıradan insanın bile kolaylıkla ayırt edebilecekleri bir durumdur. Laf kalabalığına gerek yok. Siyaset illaki makamları boşu boşuna işgal etmek değildir. Hiçbir insan vazgeçilemez değildir. Ben istifayı bir erdem ve bir bedel olarak gördüğüm için bu yolu seçtim. Bunu yapmayanların da kendi takdiridir. İstifa ettiğim için hiçbir zaman pişman olmadım. Çok şükür yine itibarım var, yine hayatın mütevazı güzellikleri içinde huzurlu bir hayat yaşıyorum. Koltuk her şey değildir, önemli olan ilkeler ve kendiyle barışık yaşamaktır bence...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.