• BIST 9882.79
    • Altın 3388.612
    • Dolar 36.112
    • Euro 37.6505

      Güvenli Şehir Zorunluluğu

      Refik Tuzcuoğlu

      Bolu Kartalkaya’daki yangında kaybettiğimiz canlar Türkiye’nin yüreğini dağladı.

      “Ateş düştüğü yeri yakar” derler. Yakınlarını kaybeden acılı ailelere Allah metanet bahşetsin. Dayanılması zor bir durum. Milletimizin başı sağolsun. 

      Yangında ilk müdahale zamanı çok önemli. Olay yerine ne kadar erken intikal ederseniz felaketin boyutu o kadar az olur. 

      Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde Genel Sekreter olarak görev yaptığım dönemde Siteler’de bulunan bir iş yerinde yangın çıkmıştı. Siteler mobilya sektöründe faaliyet yürüten imalathane ve mağazaların sıra sıra dizildiği bir bölge. Hani derler ya, “yüreğimiz ağzımızda”. İtfaiye Başkanı ekiplerin hızlıca müdahale ettiği raporunu verdi. Olay yerine vardığımızda yangın kontrol altına alınmıştı. Can kaybı yoktu. Maddi hasarın büyümesi önlenmişti. En yakın müfreze, yangına iki dakika içinde müdahale etmişti. 

      Bolu Kartalkaya’da çıkan yangına itfaiye müdahalesi yaklaşık bir saati buluyor. Yangına zamanında müdahale için çok uzun bir süre. Bu bilgiyi kimseyi suçlamak maksadıyla vermiyorum. Benzer her olayın akabinde bir günah keçisi aranması olağan ritüeller arasında. Polemikleriyle gündem olan Bolu Belediye Başkanının daha ilk anda suçlayıcı mesajlarla bilindik ritüeli başlattığını ve akabinde yaşanılan süreci hep birlikte gözledik. Bendeniz başka bir boyutundan konuya yaklaşmak istiyorum. 

      Her belediyenin yangın ve doğal afetlerle ilgili bir mücadele stratejisi olmalıdır. “Yoktur” demiyorum. Hangi belediyeye sorsanız teknik ekipleri size en az iki saatlik brifing verebilir. Ancak gerçek anlamda hazır olunup olunmadığı afetle yüzleştiğimizde ortaya çıkıyor. 

      Belediyeler yangın riskine göre şehrin muhtelif noktalarına itfaiye müfrezesi konuşlandırır normalde. Yine normalde müfrezelerden en uzak noktaya kaç dakikada intikal edeceklerinin saha testleri yapılır. İtfaiye teşkilatı belirli zamanlarda yapılan tatbikatlarla diri tutulur. İşte tüm bu hazırlıkların doğru yapılıp yapılmadığı, işin savsaklanıp savsaklanmadığı olayla yüzleşildiğinde ortaya çıkar. Yani laftan çok icraat kişinin aynasıdır.

      O suçlu bu suçlu tartışması bir yana Bolu Kartalkaya’da sınıfta kalındı. 

      “Ne yapmalıyız?” konusunda söyleyeceklerim var. Önerilerim iki başlıktan oluşuyor.

      İlki, Türkiye’de orta vadede büyükşehir olmayan il kalmamalı. Devletin zaten böyle bir vizyonu var. Bunun yasal zeminine dair teknik çalışmalar enine boyuna yapıldı. Türkiye ve meclis gündeminin elverdiği ilk fırsatta yeni büyükşehir yasasının hayata geçirilmesini önemli buluyorum. 

      Büyükşehir olmayan illerin afet ve risklerle mücadele kabiliyetleri maalesef zayıf kalıyor. Yasal zeminde olmasa bile pratikte görev ve yetki karmaşası var. Bolu bunun en canlı örneği oldu. İlçe belediyeleri itfaiye ekipmanlarını tedarikte yetersiz kalıyor. İl belediyelerinin “mücavir alan dışı görevsizlik” değerlendirmesini de üstüne koyun. 

      İkinci önerim ise, Türkiye’de kış turizmi yapılan yerlerde bir dağ yönetiminin oluşması gerekiyor. Bunun en iyi örneği Kayseri’de mevcut. Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Mehmet Özhaseki Beyin hayata geçirdiği Erciyes Kış Sporları ve Turizm Merkezi bu anlamda model olabilir. Erciyes’teki turizm merkezini Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan Erciyes AŞ yönetiyor. Bünyesinde uzman bir kadroya sahip. Erciyes Dağı’nda Büyükşehir’in Fen İşleri ve İtfaiye müfrezesi bulunuyor. Bu birimler ve acil müdahale timleri 7/24 görev başında. Ayrıca sağlık hizmetleri için destek birimleri sürekli hazır vaziyette tutuluyor. Bolu Kartalkaya’da Erciyes benzeri bir yapılanma olsaydı böyle bir felaketle karşılaşılmazdı. 

      Günümüz belediyeciliğinde “güvenli şehir parametresi” halen en önemli başlıklar arasında. Güvenli şehri sadece emniyet-asayiş olarak görmek sığ bir bakış olur. Geniş bir perspektiften görmeli, dirençli şehir kabiliyetiyle irtibatlı düşünmeliyiz. İnsanlarımız her türlü afete karşı kendini güvende hissetmeli. 

      Kur’an-ı Kerim’de şehre dair tanımlamalar vardır. Bunlardan bir tanesi “belde-i emin” kavramıdır. Belde-i emin bir yönüyle Mekke’yi işaret eder. Diğer yönüyle güven içinde yaşayacağınız, başınıza bir belanın gelmeyeceği, kendinden emin olunan şehir anlamlarını da içerir. Hatta tüm canlıların kendini emniyette hissettiği şehir demektir. Belde-i emin terkibinin modern şehircilik ıstılahında bir karşılığı da “güvenli şehir”dir diyebiliriz. 

      İnsanlarımızın kendilerini emniyette hissettiği güvenli şehirleri inşa zorunluluğumuz aynı zamanda manevi bir vazife. İçimizin daha fazla yanmasını istemiyorsak tabii…

      Bolu Kartalkaya’da vefat eden canlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.

      Bu yazı toplam 455 defa okunmuştur.
      • Yorumlar 0
      Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
      Yazarın Diğer Yazıları
      Tüm Hakları Saklıdır © 2010 Kayseri News | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
      Tel : 0000 000 00 00